YEHOVA ŞAHİTLERİ
İftirada fail, masum bir kimse hakkında doğrudan kast ile ihbar ya da şikâyette bulunmakta ve ona hukuka aykırı bir fiil isnat etmektedir. Failin, ileri sürdüğü isnadın gerçek olmadığını kesin olarak bilmesi zorunlu olduğundan gerek şekli gerekse maddi iftira açısından, failin kastı doğrudan kast olmalıdır. Bu nedenle, isnadın gerçek dışılığı konusunda olası kast (muhtemel-gayrimuayyen kast) suçun oluşması için yeterli değildir. Eğer fail, isnat ettiği fiilin objektif olarak gerçek dışı olmadığı düşüncesiyle ihbarda bulunmuşsa, olası kastla hareket ettiği için iftira suçundan söz edilemez. Artuk-Gökcen-Yenidünya, a.g.e.,s.1030.-Önder,a.g.e.,s.222. (4) Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olan mağdurun bu fiil nedeniyle gözaltına alınması veya tutuklanması halinde; iftira eden, ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna ilişkin hükümlere göre dolaylı fail olarak sorumlu tutulur. TCK Md 267 de belirtilen iftira suçunun manevi unsuru doğrudan kasttır\. Bu çekici oyun platformunda şansını sına. paribahis\. Suçun olası kast veya taksirle işlenebilmesi mümkün değildir.
(86) Alman hukukunda da, iktisadî suçlara bakanceza dairesi, Devlet güvenliğini ilgilendiren suçlara bakan ceza dairesi vegençlerin işledikleri suçları yargılayan ‘genç mahkemeleri’ özel mahkeme olarakdeğil, genel ceza mahkemesinin ihtisas dairesi olarak kurulmuşlardır. 1980yılında Fransa’da Devlet Güvenlik Mahkemelerinin ilgasından sonra, aynı yoltutulmuştur. Bu düzenleme ile yargıca, her olayı çevreleyen koşullar gözetilmek suretiyle, geniş bir takdir yetkisi verilmiştir. Bu bağlamda, ayırt etme gücü bulunmayanın eyleminin doğurduğu özel tehlike, nesnel ölçüler içinde ona yüklenebilecek bir kusurun varlığı, eylemin gerçekleştiği sıradaki öznel (sübjektif) durumu ve zarara uğrayana yönelik tutumu ile tarafların ekonomik ve sosyal varlıklarının göz önünde tutulması gerekir. Özellikle, haksız eylemde bulunanın sorumluluğunun onun yönünden rahatlıkla katlanılabilir; zarara uğrayan yönünden de hissedilebilir ölçüde ekonomik sonuçlar doğurması durumunda, ayırt etme gücü bulunmayanın sorumlu tutulması benimsenebilir. Kural olarak, haksız eylem nedeniyle verilen zararlarda sorumluluk kusura dayanır. Çoğunluk görüşüne katılmayan beş Ceza Genel Kurulu Üyesi ise; “dosyada mevcut deliller itibarıyla sanığa atılı iftira suçunun oluşmadığı” düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
(85) Örneğin, gemilere ilişkin seyrüseferuyuşmazlıklarının halledilmesi için veya patent ile ilgili uyuşmazlıklarınortadan kaldırılması amacıyla, batı ülkelerinde özel mahkemeler kurulduğugörülmektedir (GVG 14).
İşlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza bir kat artırılır. (6) Mağdurun mahkûm olduğu hapis cezasının infazına başlanmış ise, beşinci fıkraya göre verilecek ceza yarısı kadar artırılır. Sadece bir Tanrı vardır; O da kendini Mûsâ’ya YHVH (Jehovah/Yehova) ismiyle izhar eden (Çıkış, 3/14) tanrıların Tanrı’sıdır. Genellikle Protestan Kitâb-ı Mukaddes mütercimleri İngilizce tercümelerde telaffuzu yasak olan YHVH ismi yerine Lord (Rab) kelimesini kullanırken Yehova Şahitleri bu ismi kullanmakta ısrar ederler. Yehova Şahitleri için Tanrı’ya hitap ederken kullanılacak en uygun isim Yehova’dır; bu da her şeyin yaratıcısı olan en yüce ve evrensel Tanrı’yı ifade etmektedir. Tanrı Yehova bütün evreni her biri 7000 yıl süren altı günde (Tekvîn, 1/2) ve Tanrı’nın kelimesi (logos/hikmet) olan Îsâ’nın aracılığıyla yaratmıştır. Yehova Şahitleri’nin dinî inançları Kitâb-ı Mukaddes’e dayanmakta olup kendine has Amerikan Protestan, özellikle de Adventist karaktere sahiptir. Fakat yine de inanç ve pratikle ilgili önemli konularda diğer Protestan mezheplerinden ayrılır ve bu mezhepler tarafından sapkın kabul edilir.
- Soruşturma ve kovuşturma kavramları suçların kanuni takibi ile ilgili kavramlardır.
- Türkiye’de meşruiyet kazanmak ve mevcut üyeleri desteklemek için 1934’te akımın başkanı Rutherford tarafından Emmanuel Pasavantis’e, Yehova Şahitleri’nin Amerikan hükümeti tarafından resmen tanındığına ilişkin belgeyi içeren bir mektup gönderildiği söylenir.
- Çünkü söz konusu soruşturma ve cezalar kamu düzenini, kamu güvenliğini ve kamu sağlığını sağlamak için değil kendi bünyesi ve bünyesindeki bireylerle sınırlı olarak kamu gücü etkisi doğurmayan işlemlerdir.
- Türkiye’deki faaliyetlerinin neticesi ise uzun yıllar sonra gerçekleşmiştir.
Russell’ın siyonist görüşünü terketti ve grubun Tanrı’nın krallığıyla ilgili önceki tahminlerinden (1874, 1914) uzaklaşıp İbrânî atalarının 1925’te döneceğini ve Kudüs’ün yeniden inşasına yardım edeceğini, Tanrı’nın krallığının da bu yılda ve daha sonra (1940) gerçekleşeceğini ileri sürdü. Temmuz 1931’de Ohio’nun Columbus şehrinde düzenlenen yıllık toplantıda İşaya kitabındaki bir pasaja (43/10) gönderme yaparak grubun ismini Jehovah’s Witnesses olarak değiştirdi. 1932’de kıdemlilerin yerel seçimine dayanan sistemi kaldırdı ve 1938’de teokratik kurumsal sistemi getirdi. Ardından dünya genelinde cemaatlerdeki tayinler Brooklyn’deki merkezden yapılmaya başlandı. Dünya Savaşı yıllarında Rutherford ifade ve basın hürriyeti, toplanma ve kitap dağıtma hakkı, bayrağı selâmlamaktan ve askerlik hizmetinden muaf tutulma talepleri gibi mücadelelerinde Yehova Şahitleri’ne rehberlik etti.
Komünyon (ekmek-şarap) âyini yılda bir defa, yahudilerin Pesah (hamursuz) bayramı arefesinde (yahudi takvimine göre 14 Nisan) yapılır; ritüele yalnızca kutsanmış sınıfa ait üyeler katılır. Noel, Paskalya, Şükran günü ve doğum günü gibi kutlamalar birer putperest âdet kabul edildiğinden kutlanmaz. Yehova Şahitleri, Îsâ’nın bâkire Meryem’den doğduğuna inanmakla birlikte Kitâb-ı Mukaddes’te onun doğumuyla ilgili bir bilgiye rastlanmadığını söyler ve Îsâ’nın gerçekte milâttan önce 2 yılında doğduğunu kabul ederler. İlk hıristiyanların uygulamadığı bu kutlamaları kendilerinin de uygulamaması gerektiğini ileri sürerler. Arkasında kurumsallaşmış zengin ve dinamik bir grup bırakan Russell, kendisinden sonra halef tayin etmemesine rağmen Joseph Franklin Rutherford Ocak 1917’de grubun başkanı oldu. Rutherford’un liderliği grup içinde muhalefete ve bölünmelere yol açtı; üyelerden bir kısmı Russell’ın görüşlerine bağlı kalarak gruptan ayrıldı. 1906’da gruba katılan Rutherford hukukçu kimliğinden dolayı kısa sürede grupta popüler hale gelmişti. Rutherford, Russell’ın Studies in the Scriptures’ine hâşiye olarak yazdığı The Finished Mystery’de (1917), Amerika Birleşik Devletleri’nin I. Dünya Savaşı’na katılmasını şiddetle eleştirdiği ve grubun askerlik hizmetinde bulunmayı reddetmesini teşvik ettiği için kendisi ve grubun yedi yöneticisi casusluk ve isyan suçundan mahkûm edildi. Dokuz ay hapis cezasından sonra temyizle serbest bırakılan Rutherford grubun kurumsal yönetimini sıkı kontrol altına alıp merkezîleştirdi ve kendisini destekleyenleri önemli mevkilere getirdi. 1919’da ve daha sonraki yıllarda grubun yönetiminde, üyelerin sorumluluk, vazife ve faaliyetlerinde yeni düzenlemeler yapıldı. Rutherford’un bu reformları grubun öğretilerine ve yayınlarına da yansıdı. 1921’de yazdığı Harp of God’da farklı yorum ve görüşler ileri sürdü.
Ancak isnada muhatap kişinin yapılacak bir araştırma sonucunda kimliğinin belirlenebilir olması yeterli olup isminin açıkça belirtilmesi zorunlu değildir. Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle kabulüne, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün sanığın kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi ve iftira suçları bakımından eksik inceleme ile hüküm kurulması isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmelidir. Özgü suç olarak düzenlenmediği için herkes tarafından işlenebilen iftira suçunda, hukuka aykırı fiil isnadının belli bir kişiye yönelik olması gerekir. Ancak isnada muhatap kişinin yapılacak bir araştırma sonucunda kimliğinin belirlenebilir olması yeterli olup, isminin açıkça belirtilmesi zorunlu değildir. Bu konuda ayrıca belirtmek gerekir ki kendisine gerçeğe aykırı olarak suç isnat edilen kişinin masum, suçlu olmayan, suçlanamayan bir kimse olması gerekir.
Ana Statü doğrultusunda, atletizm faaliyetlerinde disiplini sağlamak için uluslararası esaslara ve teamüllere uygun olarak, disiplin suçu teşkil eden fiillerle, bu fiillere uygulanacak cezaların belirlenmesi amacıyla düzenlenip suç ve karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken Türkiye Atletizm Federasyonu Ceza Talimatı’nın 2. Maddesinde, talimat hükümlerinin atletizm faaliyetlerinde bulunan kulüpleri, kurum ve kuruluşları, sporcuları, hakemleri, antrenörleri, yöneticileri, atletizm dalı görevlilerini ve atletizmle ilgili diğer kişileri kapsadığı hüküm altına alınmıştır. Maddesinde düzenlenen iftira suçu ise, failin suçsuz olduğunu bildiği bir kimseye suç atmasıdır. (9) Basın ve yayın yoluyla işlenen iftira suçundan dolayı verilen mahkûmiyet kararı, aynı veya eşdeğerde basın ve yayın organıyla ilan olunur. 1970’li yıllardan itibaren özellikle, mülkiye, adliye, emniyet, millî eğitim ve TSK içerisinde kadrolaşmaya giden FETÖ liderinin vaaz, röportaj ve kitaplarında bulunan ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun anılan kararında da yer alan “Esnek olun, sivrilmeden can damarları içinde dolanın! ”, “Bütün güç merkezlerine ulaşıncaya kadar hiç kimse varlığınızı fark etmeden sistemin ana damarlarında ilerleyin! ”, “Türkiye’deki devlet yapısı ölçüsüne göre bütün anayasal müesseselerdeki güç ve kuvveti cephemize çekeceğimiz ana kadar her adım erken sayılır. …bunca kalabalık içinde ben bu dünyayı ve düşüncemi sözde mahremiyet içinde anlattım. Söylerseniz siz esir olursunuz.”, “Bir gün bana Ankara’da bin evimiz olduğunu söyleyin, devletin paçasından şöyle bir tutacağım, devlet uyandığında yapacağı hiçbir şey kalmayacak” şeklindeki sözleri bu suigeneris örgütün, Devleti ele geçirme gayretlerinin somut talimatları olarak ortaya çıkmıştır. Bu kapsamda, ülkenin içinde bulunduğu tehdidin ortadan kaldırılması ve bozulan kamu düzeninin ivedi şekilde yeniden tesis edilmesi amacıyla 667 sayılı KHK’nın 3. Maddesi ile “terör örgütleri ile millî güvenliğe karşı faaliyette bulunduğu kabul edilen yapılara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen” üstün kamu gücü yetkisi kullanma ayrıcalığına sahip bu kişiler hakkında uygulanmak üzere olağan dönemdeki yaptırımlardan farklı olarak olağanüstü nitelikte yeni bir tedbir getirilmiştir.
Laisser un commentaire